‘Allahım!
Hâlde ve gelecekte bildiğim ve bilmediğim
Bütün iyilikleri senden ister, bildiğim ve bilmediğim
Hâlde ve gelecekte bütün kötülüklerden sana sığınırım.
Allahım!
Cenneti ve Cennete götürecek söz ve
İşleri senden ister,Cehennemden ve
Cehenneme sürükleyecek söz ve hareketlerden"Sana" sığınırım.
Allahım!
Kulun ve Resûlün Muhammed sallâllahü aleyhi
Ve sellemin "Senden" istediği hayır ve iyilikleri
Senden ister ve sana sığınıp ilticâ ettiği (Kötülüklerden) her şeyden ben de sana sığınırım.
Allahım!
Benim için takdir ettiğin herşeyin sonu hayır olmasını
Senden, senin merhametinden dilerim. Ey merhamet
Edenlerin En merhametlisi!”
KIRMIZI GÛL
![KIRMIZI GÛL](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKAJmM8Vv-PUQOGWunoOvNMpwWQdC5SedN8W3o3gjjbymsK5ptW6PSWL2ZohR-1YjsAD7UtZcrE-YFRZ-eozw8uasBedqIB1d2NeINBf7aTKMlaIlFXdjxN3sx78CSsf2-iH1SLxN8cgo/s752/KIRMIZI+G%25C3%259CL.gif)
4 Aralık 2015 Cuma
27 Kasım 2015 Cuma
Cuma Aşktır. Muhabbettir.
Berekettir. Rahmettir. Bayramdır.
Huzurdur. Nurdur.Cuma'yı Bayram Bilenlerin,
Bayramı Mübarek Olsun..Rabbimiz Dualarımızı Kabul,
İbadetlerimizi Kabul Buyursun.. Bizleri, Kapısından Eli Boş
Döndürmesin inşaÂllah. ÂmİİİnnN. ÂmİİİnnN.
Berekettir. Rahmettir. Bayramdır.
Huzurdur. Nurdur.Cuma'yı Bayram Bilenlerin,
Bayramı Mübarek Olsun..Rabbimiz Dualarımızı Kabul,
İbadetlerimizi Kabul Buyursun.. Bizleri, Kapısından Eli Boş
Döndürmesin inşaÂllah. ÂmİİİnnN. ÂmİİİnnN.
26 Ekim 2015 Pazartesi
NAMAZ
💐Tekbir İle Selam Arasına💐
Gizlenmiş Cennettir; Namaz.
🌹ßismillahirrhmanirrahiym🌹
Sabır ve namaz ile Allah’tan
Yardım isteyin.
Şüphesiz o (sabır ve namaz),
Allah’a saygıdan kalbi ürperenler
Dışında herkese zor ve ağır gelen
Bir görevdir.
(Bakara Suresi/45. Âyet)
Gizlenmiş Cennettir; Namaz.
🌹ßismillahirrhmanirrahiym🌹
Sabır ve namaz ile Allah’tan
Yardım isteyin.
Şüphesiz o (sabır ve namaz),
Allah’a saygıdan kalbi ürperenler
Dışında herkese zor ve ağır gelen
Bir görevdir.
(Bakara Suresi/45. Âyet)
29 Eylül 2015 Salı
Tasavvuf Ve Sohbet
Allah dostları, Efendimiz s.a.v.’in sahabilerini
sohbetle yetiştirmesi gibi, müritlerini sohbetle yetiştirmeyi
bir usul olarak benimsemişlerdir. Şah-ı Nakşibend hazretleri k.s.
sohbet hakkında: “Bizim yolumuz sohbet yoludur” buyurur.
Şeyh Abdurrahman-ı Tahî k.s. hazretleri de, Bitlisli Halil Efendi
isimli zata yazdığı mektupta, sohbetlerin dünya sevgisini azaltan,
kişiyi muhabbetullaha yönlendiren etkisine işaret etmiştir.
Muhammed Diyaüddin k.s. hazretleri sohbet edecek kimse
bulamadığı bir
zamanda çocukları toplayıp sohbet etmiş,
“Çocuklar sohbetten anlamaz.
Niçin sohbet ediyorsunuz?”
diye sorulunca da, “Gayem çocukların bir şey
öğrenmesi değil.
Sohbet meclisi kurarak ilahî rahmeti celbetmektir.”
buyurmuştur.
Evet, sohbete inen rahmetten herkes istifade eder.
Bir sohbet meclisine, mesela bir dünyalık menfaat için gelen kimse bile,
oradaki sohbet ehli hürmetine Allah’ın rahmetinden faydalanmaktadır.
Hadis-i şeriflerde farklı gayelerle sohbete gelenlerin, orada Allah için
olanlarla beraber olmaları nedeniyle bağışlandığı bildirilmiştir.
Sohbet meclislerinde aşıkların ve âriflerin güzel hallerini dinler,
kulluğumuzu muhasebe ederiz. Peygamber kıssasları ve evliya
menkıbeleriyle hatalarımızı görür tövbe ederiz. Nice günahkâr,
sohbet
halkalarında Rabbini tanımış, O’na yönelmiştir.
Dünya meşgalesi içinde yorulan müminler sohbet halkalarında
huzur bulmuş, nefes almıştır. Bazıları için bu sohbetler öyle tesirli olur ki
kalplerini dünya kirlerinden arındırırlar, istikamet ve yüksek makamlar elde
ederler. Sohbet nimetinden faydalanmak, “faydalanmışlar”dan olmak önemlidir.
Yapılacak iş, usulüne uygun bir şekilde sohbetlere devam etmektir.
Faydalanmış Kalpler
♥_Allah Rasülü (s.a.v.) Şöyle Müjdelemiştir_♥
Böyle bir hal ise sohbete inen feyz ve rahmetten istifade edilmesine vesile olur.
Sohbetlere devam edenler, nice kimsenin tövbe edişine, gözyaşları içinde ah etmesine
şahit oluşmuşlardır. Sohbet biter. Yüzlerde kulluğun aydınlığı, günahkârlığın mahcubiyeti,
rahmet meclisinin sevinci bir arada yaşanır. Kur’an’ın ifadesiyle müminler “faydalanmış”
olarak evlerine dönerler.
Sohbetin tesiri, rahmet ve sekine gibi manevi hallerin etkisi bir süre devam eder.
Bunlar amele yansır. Rasulullah s.a.v. ve Ashab-ı Kiram’ın sünnetiyle bereketlenen,
nurla yıkanan kalpler, farzları yerine getirip haramlardan uzak durmada hassasiyet kazanırlar. Nafileleri dahi muhabbet ve sevinç içerisinde yaparlar. Bu hali fark edenler sohbet halkasının müdavimi olurlar. Bu cennet bahçelerinden ömürlerinin sonuna kadar faydalanırlar.
“İki müslüman karşılaştığında, musafaha ederek birbirlerine
tebessüm ettiklerinde, ağacın yapraklarının dökülmesi gibi
günahları dökülür.” Sohbet zamanı gelir ve sohbete oturulur.
Bu da katılanlar için başka bir manevi zaferdir.
Davet edildiğinde icabet etmeye niyet etmişti.
Nefsin ve şeytanın tüm engellemelerine rağmen galip geldi ve
kalbindeki güzel niyeti gerçekleştirmiş oldu. Müminin niyetinin
Amelinden hayırlı olduğunu belirttikten sonra Fahr-i Kâinat Efendimiz
Şöyle Buyurmuştur: “…Eğer mümin kalbindeki niyeti amele dönüştürürse
o niyet kalbine nur olur.” Nurlu kalpler nurla bakar, nurla duyar. Böyle bir hal ise sohbete inen feyz ve rahmetten istifade edilmesine vesile olur.
Sohbetlere devam edenler, nice kimsenin tövbe edişine, gözyaşları içinde ah etmesine
şahit oluşmuşlardır. Sohbet biter. Yüzlerde kulluğun aydınlığı, günahkârlığın mahcubiyeti,
rahmet meclisinin sevinci bir arada yaşanır. Kur’an’ın ifadesiyle müminler “faydalanmış”
olarak evlerine dönerler.
Sohbetin tesiri, rahmet ve sekine gibi manevi hallerin etkisi bir süre devam eder.
Bunlar amele yansır. Rasulullah s.a.v. ve Ashab-ı Kiram’ın sünnetiyle bereketlenen,
nurla yıkanan kalpler, farzları yerine getirip haramlardan uzak durmada hassasiyet kazanırlar. Nafileleri dahi muhabbet ve sevinç içerisinde yaparlar. Bu hali fark edenler sohbet halkasının müdavimi olurlar. Bu cennet bahçelerinden ömürlerinin sonuna kadar faydalanırlar.
S o h b e t M e c l i s i
Allah için güzel niyetle ve edebine uygun yapılan
sohbet, başından sonuna kadar hayır ve ihsan ile süslenmiştir.
Bu ilahî ikramlar sohbetin tertip edilme niyetiyle başlar. Önce,
tertip etmek isteyenler bu güzel niyetlerinden dolayı manen kazanır.
Sonra sohbet kararı verilir, karar verenler kazanır.
Sohbeti duyuranlar Hakk’a davet etmektedir. Dolayısıyla onlar da
bu ilahî ikramlardan hissedar olur. Daveti işiten ve katılmak isteyenler
bu niyetleriyle kazanırlar. Sohbet günü gelir. Ne var ki insan nefsi sırf
Allah rızası için bir araya gelmeyi ve nasihat dinlemeyi sevmez, sohbete
katılmak istemez. Evine gidip keyfine bakmak ister. Şeytan da ona destek olur.
Burada nefs ve şeytanla bir mücadele başlar. Nefsine ve şeytana galip gelenler
yollara düşerler. Bu mücadele Allah yolunda yapılan hayırlı bir mücadeledir.
Bu hayır elde edilerek sohbet yerine ulaşılır.
İster yürüyerek ister araçla gelinmiş olsun, alınan her mesafe manevi
mükafatlara vesiledir. Harcanan her emek, yapılan her harcama
Allah yolunda yapılmıştır ve kişinin defterine sadaka olarak yazılır.
Sohbete gelenler dostlara, tanıdıklara rastlarlar. Musafaha eder, sarılıp
kucaklaşırlar. Kimseyi tanımasalar bile aynı güzel niyete sahip müminlerle
hemen kaynaşır ve hasbihal ederler. Bu da bambaşka ihsan kapılarının açılmasına
vesile olur.
sohbet, başından sonuna kadar hayır ve ihsan ile süslenmiştir.
Bu ilahî ikramlar sohbetin tertip edilme niyetiyle başlar. Önce,
tertip etmek isteyenler bu güzel niyetlerinden dolayı manen kazanır.
Sonra sohbet kararı verilir, karar verenler kazanır.
Sohbeti duyuranlar Hakk’a davet etmektedir. Dolayısıyla onlar da
bu ilahî ikramlardan hissedar olur. Daveti işiten ve katılmak isteyenler
bu niyetleriyle kazanırlar. Sohbet günü gelir. Ne var ki insan nefsi sırf
Allah rızası için bir araya gelmeyi ve nasihat dinlemeyi sevmez, sohbete
katılmak istemez. Evine gidip keyfine bakmak ister. Şeytan da ona destek olur.
Burada nefs ve şeytanla bir mücadele başlar. Nefsine ve şeytana galip gelenler
yollara düşerler. Bu mücadele Allah yolunda yapılan hayırlı bir mücadeledir.
Bu hayır elde edilerek sohbet yerine ulaşılır.
İster yürüyerek ister araçla gelinmiş olsun, alınan her mesafe manevi
mükafatlara vesiledir. Harcanan her emek, yapılan her harcama
Allah yolunda yapılmıştır ve kişinin defterine sadaka olarak yazılır.
Sohbete gelenler dostlara, tanıdıklara rastlarlar. Musafaha eder, sarılıp
kucaklaşırlar. Kimseyi tanımasalar bile aynı güzel niyete sahip müminlerle
hemen kaynaşır ve hasbihal ederler. Bu da bambaşka ihsan kapılarının açılmasına
vesile olur.
Meleklerin Şahitliğinde
Hz Ömer r.a. sohbet halkaları hakkında şöyle der:
“Bir insan, Allah’ın ve Rasulü’nün anlatıldığı bir meclis görse
ve oraya oturup dinlese, oradan kalkarken yeni doğmuş gibi günahsız ve
Tertemiz kalkar.”
Sohbete inen nurla günahlarımızdan arınıp tertemiz olmamız mümkündür.
Çünkü sohbet sadece seslerden, sözlerden ibaret değildir. Güzel niyetle yapılan
sohbette Allah Tealâ manevi ikramlarda bulunur.
Ayrıca Allah için bir araya gelip Kur’an ve
Sünnet üzere sohbet yapıldığında, melekler bu meclise katılırlar.
Sohbette bulunanlar için af dilerler. Kalplere bir huzur iner. Rahmet
o meclistekileri kaplar.Görevli melekler sohbete katılanların halini
Cenab-ı Hakk’a arz ederler.
O da bu haberci melekleri şahit tutarak o meclistekileri affeder.
Bu konu birçok hadis-i şerifte yer almıştır. Sohbetlerdeki bu manevi ikram
ve ulvi tesir elbette Allah Tealâ’nın lütfudur.
Sohbette duyduklarımızı kitaplardan okumak, televizyon ve radyodan dinlemek de
mümkündür. Fakat bir sohbet meclisinde bulunmanın tesiri diğerleriyle kıyas kabul
etmeyecek kadar çoktur.
Çünkü sohbet meclisinde, sohbetin bir diğer anlamı olan yakınlık da sağlanmış olur.
Ayrıca müminlerin kalplerinde oluşan genişlik ve lezzet hali birbirine sirayet eder.
Sohbeti sözden ötesine taşıyan, Hakk’ın
rahmet nazarına vesile kılan da bu yakınlık
ve huzur halidir.
Dünyada Cennet Bahçesi
Cennete ulaşmak için Allah’ın bu büyük lütfunu hak etmiş
Bahtiyar kullardan olmak ve ölüm kapısından geçmek gerek.
Fakat bir cennet bahçesi var ki o burada, dünyada.
Hem ahiret cennetinden lezzetler barındırıyor hem de
Oraya hazırlıyor. O bahçe sohbet meclisi.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“(Ey Rasulüm) hatırlat (öğüt ver).
Çünkü hatırlatmak (öğüt) müminlere
Fayda verir.”(Zariyat,55)
Allah Tealâ, Rasulullah s.a.v. Efendimiz’den müminlere
Hak ve hakikati hatırlatmasını istemiştir. O da sohbet
Halkaları kurarak sahabilerine güzel ahlâkı, ibadetleri,
Helalle haramı, ahireti ve hesap gününü hatırlatmıştır.
Sahabi kelimesi de zaten sohbet kelimesiyle aynı kökten gelir.
Sohbet kavramının bir diğer manası da yakınlıktır ve ünsiyeti Bildirir.
Bu mana itibariyle sohbetin aslı gönüller arasındaki mesafelerin kalkması,
Kalplerin birleşmesidir.
Efendimiz s.a.v.’in meclisinde bulunup onu gören,
Onu dinleyen, onunla konuşan müslümanlar bu yakınlık
İle şereflenmiş ve sahabi (yakın) olmuşlardır.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde, sohbetin sadece
Kulağa hitap eden hayırlı söz ve seslerden daha derin
Bir anlam ifade ettiği açıktır. Bir mecliste hayırlı sözlerin
Paylaşılmasından maksat da kalbi Hakk’ın rahmetine
Sevk edecek bir yakınlık kurulmasıdır.
Efendimiz (s.a.v.) bir gün ashabına şöyle buyurmuştur:
“Cennet bahçesine uğrarsanız oradan istifade edin.”
(Enes b. Mâlik, 3432)
28 Eylül 2015 Pazartesi
Münafık Nedir Münafık Kime Denir?
İnanmadığı halde kendini mümin gösteren
Kimseye münafık denir. Münafık müminlerle
Karşılaştığında “inandım” der kendi yandaşlarıyla
Birlikteyken Allah ve müminlerle alay eder.
İçten içe müminlere kin besler. Aslında istemediği halde
Maddi çıkarları için namaz kılar. İnanarak değil, gösteriş için
Kur’an okur. Kur’an’ı kasten yanlış yorumlar. Kötülüğü Yaygınlaştırıp
İyiliğe engel olmaya çalışır.
Münafık Nedir Münafık Kime Denir?
Münafık cimri ve kibirlidir. Sözünde durmaz. Yalan söyler.
Emanete hıyanet eder. Haksızlık yapar. Allah’tan korkmaz,
Kuldan utanmaz. Dünyada müminmuamelesi görse de
Allah katında kafirdir. Ahirette yeri cehennemdir.
Münafıklar İslam toplumu için kafirlerden daha tehlikelidirler.
Zira iki yüzlü davrandıkları için tanınmaları mümkün değildir.
İçten içe müslüman toplumun huzur ve düzenini bozar.
Bu yüzden ahiretteki cezaları da kafirlerinkinden daha şiddetlidir.
Kimseye münafık denir. Münafık müminlerle
Karşılaştığında “inandım” der kendi yandaşlarıyla
Birlikteyken Allah ve müminlerle alay eder.
İçten içe müminlere kin besler. Aslında istemediği halde
Maddi çıkarları için namaz kılar. İnanarak değil, gösteriş için
Kur’an okur. Kur’an’ı kasten yanlış yorumlar. Kötülüğü Yaygınlaştırıp
İyiliğe engel olmaya çalışır.
Münafık Nedir Münafık Kime Denir?
Münafık cimri ve kibirlidir. Sözünde durmaz. Yalan söyler.
Emanete hıyanet eder. Haksızlık yapar. Allah’tan korkmaz,
Kuldan utanmaz. Dünyada müminmuamelesi görse de
Allah katında kafirdir. Ahirette yeri cehennemdir.
Münafıklar İslam toplumu için kafirlerden daha tehlikelidirler.
Zira iki yüzlü davrandıkları için tanınmaları mümkün değildir.
İçten içe müslüman toplumun huzur ve düzenini bozar.
Bu yüzden ahiretteki cezaları da kafirlerinkinden daha şiddetlidir.
Helal Ve Temiz Olmayan
♥_Peygamber Efendimiz Buyurmuştur_♥
Tedavi için temiz olan ilaçları yiyip içmek ve
Kullanmak caizdir. "Ey Allah'ın kulları!
Tedavi olunuz; çünkü Yüce Allah yarattığı her hastalık için
Bir deva (ilaç) yaratmıştır. Yalnız bir tane müstesnadır ki,
O da ihtiyarlıktır."
Onun için birçok hastalıklar tedavi sebebiyle giderilir.
Allah'ın düzeni böyle devam edegelmiştir. Bununla beraber
Şifayı ilaçtan değil, yüce Allah'dan bilmelidir.
Helal ve temiz olmayan şeylerle tedavide bulunmak
Esas olarak caiz değildir. Ancak bazı fıkıh alimlerine göre,
Başka bir ilaç bulunmayınca müslüman ve ehliyet sahibi
Bir doktorun göstereceği lüzum üzerine caiz olabilir. Şöyle ki:
Bir hastalığın veya bir hastalığa sürükleyecek
Bir halsizliğin tedavisi için mubah (helal) bir ilaç bulunmazsa
Böyle bir doktorun "şifa ümidi vardır" diye tavsiyesi üzerine,
Aslında haram olan bir şeyle zaruret mikdarı tedavi caiz olur.
Fakat yalnız görünüşle yararı olan semizleme gibi bir şey için
Böyle bir ilacı kullanmak caiz değildir. Bunda tedavi mahiyeti yoktur.
Onun için bunun haram olduğunda ittifak vardır.
Görülen lüzum üzerine,
Bir organında ameliyat yapılacak olan bir kimseye,
Aklını giderecek temiz bir ilaç içirilmesinde bir sakınca Görülmemekledir.
Tedavi için temiz olan ilaçları yiyip içmek ve
Kullanmak caizdir. "Ey Allah'ın kulları!
Tedavi olunuz; çünkü Yüce Allah yarattığı her hastalık için
Bir deva (ilaç) yaratmıştır. Yalnız bir tane müstesnadır ki,
O da ihtiyarlıktır."
Onun için birçok hastalıklar tedavi sebebiyle giderilir.
Allah'ın düzeni böyle devam edegelmiştir. Bununla beraber
Şifayı ilaçtan değil, yüce Allah'dan bilmelidir.
Helal ve temiz olmayan şeylerle tedavide bulunmak
Esas olarak caiz değildir. Ancak bazı fıkıh alimlerine göre,
Başka bir ilaç bulunmayınca müslüman ve ehliyet sahibi
Bir doktorun göstereceği lüzum üzerine caiz olabilir. Şöyle ki:
Bir hastalığın veya bir hastalığa sürükleyecek
Bir halsizliğin tedavisi için mubah (helal) bir ilaç bulunmazsa
Böyle bir doktorun "şifa ümidi vardır" diye tavsiyesi üzerine,
Aslında haram olan bir şeyle zaruret mikdarı tedavi caiz olur.
Fakat yalnız görünüşle yararı olan semizleme gibi bir şey için
Böyle bir ilacı kullanmak caiz değildir. Bunda tedavi mahiyeti yoktur.
Onun için bunun haram olduğunda ittifak vardır.
Görülen lüzum üzerine,
Bir organında ameliyat yapılacak olan bir kimseye,
Aklını giderecek temiz bir ilaç içirilmesinde bir sakınca Görülmemekledir.
7 Eylül 2015 Pazartesi
R E H B E R H A Y A T
R E H B E R H A Y A T
Emanete İhanet Etmeyin.
Hâlinizden Şikâyet Etmeyin
Büyüğünüze Emretmeyin.
Boş şeylerde Israr Etmeyin.
Cahillerle Sohbet etmeyin.
Nefesinizi Boşa Tüketmeyin.
İnsanları Bekletmeyin.
Etrafınızı Kirletmeyin.
Hayatınızı Mahvetmeyin…
Kimseye Minnet Etmeyin.
İnsanları Yüzüne Karşı Methetmeyin.
Kimseye Küfretmeyin.
Kötülüğe Meyil Etmeyin.
Malınızı Boşa Sarf Etmeyin.
Sırrınızı Açık Etmeyin.
Her Şeyi merak Etmeyin.
Suçunuzu İnkâr Etmeyin
Şerefinizi Kaybetmeyin.
Vatanınızı Terk Etmeyin
.
23 Ağustos 2015 Pazar
SUYUN DURGUN AKANINDAN
Suyun durgun akanından
İnsanın yere bakanından
Gül koklarken dikeninden
Sakın Ha KARDEŞİM SAKIN.
İftira ile yalandan
Sonradan zengin olandan
Sahteden namaz kılandan
Sakın Ha KARDEŞİM SAKIN.
Egere gelmeyen attan
Söz dinlemeyen evlattan
Erken kalmayan avrattan
Sakın Ha KARDEŞİM SAKIN
Dağ başının vahşisinden
Şehirlerin yahşisinden
Kaynananın aksisinden
Sakın Ha KARDEŞİM SAKIN.
Kalbi inciten sözden
Hakikati görmeyen gözden
Dua bilmeyen dilden
Utanmayan yüzden
Vermeden alan elden
Şükür etmeyen kalpten
Sakın Ha KARDEŞİM SAKIN.
21 Ağustos 2015 Cuma
♦_FETİH_♦
♦_İSTANBUL FETHİ_♦
İstanbul Fethedildi.... Günlerden Cuma...
Fatih Sultan Mehmed Han, Cuma Namazı
kıldırarak hâkimiyetini ilân edecek.
Tekbir alıyor.
Bütün ordu arkasında!
Herkes ulvî bir sesle tekbir alıp, ellerini bağlıyor.
Mehmed, birden selâm veriyor. Sonra bir daha tekbir alıyor.
300 bin kişi bir daha tekbir alıyor!
Sultan, sonra yine selâm veriyor;
tekrar tekbir alıp, üç tekbir de namazı kıldırıyor.
Hocası Ak Şemseddin,
namazdan sonra talebesi olan Sultan'a:
"Yazıklar olsun sana! İstanbul'u fethettim diye
kibre kapılıp, namazı 3 kere de kıldırırsın!" diyor.
Fatih'in Gözleri Yaşlı.
Dönüyor Hocasına, Diyor ki:
"Hocam eğer bu sitemin olmasa idi, söylemeyecektim.'
Birinci tekbir de aklıma bir şey girdi. Bu kilisenin yönü
Kıble değil, selâm verdim. Sonraki tekbir de yine evham geldi,
tekrar selâm verdim; üçüncü tekbiri alırken, Kâbe bütün ihtişamı
ile önümde belirdi! Rahatladım ve namazı kıldırdım'..."
Bunun Üzerine Ak Şemseddin de
Fâtih Mehmed'e Şunları Söylüyor:
"Bende, sen bunu anlatmasa idin, asla anlatmaz idim.
'Sen birinci tekbiri alınca: Eyvah!
Buranın yönü Kıble değil; yetiş Allah'ım imdâda!'' dedim,
sen selâm verdin. İkinci tekbir de yine Allah'a yalvardım,
sen selâm verince rahatladım. Sen üçüncü defa tekbir alır iken,
Hızır (aleyhisselam) geldi, parmağını Camii'nin duvarına sokup
Kıbleye çevirdi ve dedi ki:
"Allah bize fethi müyesser eyledi (nasîb etti)..."
20 Ağustos 2015 Perşembe
İslam Ahlakı Ve Ailevi Görevler
İslam Ahlakı Ve
Ailevi Görevler
Aile hayatı,toplumsal
varlığın başlangıcıdır
İslamda aile teşkilatı
pek önemlidir.
Aile ferdleri, başta zevc ile zevceden ve bunların çocuklarından ibarettir. Bunların
karşılıklı görevleri vardır.
1) Kocasının Kaşlıca Görevleri:
Zevcesi ile güzel geçinmek, onu korumak,
onun nafakasını (geçim ihtiyaçlarını)karşılamak,
kendisine doğruluktan ayrılmamaktır.
Bir Hadis-i Şerifde Buyurulmuştur:
"Sizin Hayırlılarınız, kadınları
İçin hayırlı olanlarınızdır."
Diğer Bir Hadîs-i Şerîf de, Şöyle:
"Kadınlara Ancak Kerim Olanlar
İkram Eder,Kötü Olanlar da İhanet Eder."
2) Kadınların Başlıca Görevleri:
Kocasının dine uygun olan emirlerini tutmak,
onun namus ve şerefini korumak, bulunduğu hale
kanaat etmek, israftan kaçınmak, ev hanımı olacak
bir şekilde bulunmaktır. Mutlu bir şekilde yaşamanın
yolu budur.
3) Çocukların Ana-Babalarına Karşı Başlıca Görevleri:
Onlara saygı gösterip itaat etmektir. Kendilerinin
hayatına sebeb olan, kendilerini yıllarca sevgi ve
şefkatla kucaklarında beslemiş bulunan ana-babalarına
karşı "öf" bile demeleri caiz değildir. Ana-babasına
bakmayan, onların dine uygun emirlerini dinlemeyen,
onların ihtiyaç zamanlarında yardımlarına koşmayan
bir çocuk, hayırlı evlad olma şerefinden yoksun kalır,
toplum içinde yararlı olmaktan çıkar, hem de Yüce Allah'ın
azabını hak etmiş olur.Babalar saygı bakımından,
analar da yardım bakımından önde gelirler.
Bununla beraber ananın hakkı babadan iki kat fazladır.
Bir Hadis-i Şerifde Buyurulmuştur:
"Cennet Anaların Ayakları altındadır."
Hayırlı çocuklar, yalnız babalarına ve analarına değil,
onların ölümünden sonra onların dostlarına da saygı
gösterir ve mezarlarını ziyaret ederler.
İslam Ahlakı Şahsa Ait Görevler
♦_İslam Ahlakı Şahsa Ait Görevler_♦
İnsanların kendi nefislerine karşı da
Birtakım görevleri vardır. Bu görevlerin
bir kısmı bedenlerine, bir kısmı da
ruhlarına aittir. Başlıcaları şunlardır:
1) Beden Terbiyesi:
Öyle ki, her insan için temiz
Ve pak olmak, güçlü bir bedene
sahib olmak gereklidir.
Bir Hadîs-i Şerifde Buyurulmuştur:
"Kuvvetli Olan Mü'min,
Zayıf Olan Bir Mü'minden Hayırlıdır."
2) Sağlığı Koruma: Sağlık Büyük Bir Nimettir.
Onun içinSağlığa zararlı şeylerden kaçınmak
ve gereğinde tedaviye önem vermek gerekir.
Bir Hadîs-i Şerife Göre:
''Ölümden başka her hastalığın bir devası vardır."
Yeter ki, ilaç bulunsun...
3) Zararlı Riyazetlerden Kaçınmak:
İslamda Ruhbaniyet (toplumdan ayrılıp yalnız
Başına ibadetle uğraşmak) yoktur. Geceli gündüzlü
Aç durmak, helal şeylerden büsbütün nefsini kesmek
Caiz değildir.
Dinimizin emrettiği ibadet ve riyazetler orta bir halde olup
Hayatın mutluluğuna pek ziyade elverişlidir. Bunlara aykırı
Olarak yapılan riyazetler hayatı ters yönden etkileyip gevşeklik
Getireceği için caiz olmaz. Bir hadis-i şerifte buyrulmuştur:
"Nefsin, senin bineğindir, artık ona yumuşak davran."
4) Vücudu Yıpratacak Şeylerden Sakınmak:
İslamda içki haramdır. Herhangi bir organı
kesin bir gerek bulunmaksızın kesmek haramdır.
İntihar denilen cinayet haramdır. Çünkü bunları yapmak,
Yüce Allah'ın insanlara ikram ettiği hayata Suikast demektir.
Onun için bu gibi haram şeylerden kaçınmak Şahısla igili bir görevdir.
Aksi halde insan birçok pişmanlıklardan Ve azablardan kurtulamaz.
5) İradeyi Kuvvetlendirmek:
İnsan, sağlam bir irade sahibi olmalıdır.
Yararlı şeyleri öğrenip yapmalı, yararsız şeyleri de,
Sırf şunu bunu taklid hevesi ile yapmamalıdır.
İnsan bir inanca ve bir huya sahib olmalıdır.
Hakkı kabul etmeli, haksız ve zararlı olan bir şeyi de,
Herhangi bir düşünce ile öne sürüp kıymetlendirmeğe çalışmamalıdır.
Böyle bir hafiflik insana yakışmaz.
6) Aklı Ve Zihni İlim, İrfan Nurları İle Aydınlatmak.
Kalbde yararlı ve yüksek duyguları uyandırmak,
İslamda ilim ve marifet kazanmak pek önemli bir görevdir.
İnsan akıllıca yaşamalı ve daima gerçek arkasından koşmalıdır.
Yanlış fikirlerden, aldatıcı sözlerden, yaldızlı muhakemelerden,
Zararlı törelerden, batıl inançlardan, hasis duygulardan Kaçınmalıdır.
Bir Hadis-i Şerifde Şuyurulmuştur:
"İnsanın Dayanacağı Şey Aklıdır.
Aklı Olmayanın Dini de Yoktur."
İnsanların kendi nefislerine karşı da
Birtakım görevleri vardır. Bu görevlerin
bir kısmı bedenlerine, bir kısmı da
ruhlarına aittir. Başlıcaları şunlardır:
1) Beden Terbiyesi:
Öyle ki, her insan için temiz
Ve pak olmak, güçlü bir bedene
sahib olmak gereklidir.
Bir Hadîs-i Şerifde Buyurulmuştur:
"Kuvvetli Olan Mü'min,
Zayıf Olan Bir Mü'minden Hayırlıdır."
2) Sağlığı Koruma: Sağlık Büyük Bir Nimettir.
Onun içinSağlığa zararlı şeylerden kaçınmak
ve gereğinde tedaviye önem vermek gerekir.
Bir Hadîs-i Şerife Göre:
''Ölümden başka her hastalığın bir devası vardır."
Yeter ki, ilaç bulunsun...
3) Zararlı Riyazetlerden Kaçınmak:
İslamda Ruhbaniyet (toplumdan ayrılıp yalnız
Başına ibadetle uğraşmak) yoktur. Geceli gündüzlü
Aç durmak, helal şeylerden büsbütün nefsini kesmek
Caiz değildir.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEN4WszbYcVjziCEggxIH63SliU5jvDDxEXlKgsm_5So7Fh7CxHB8hegxOmmaIyp7p4f3h6t__P7UcFTZLTKlC353KifCpP_tt1zYoi4FJ4iTySYF8A84N9fLj98dMybpAWzP3z18gs4A/s200/%2528252%2529.png)
Dinimizin emrettiği ibadet ve riyazetler orta bir halde olup
Hayatın mutluluğuna pek ziyade elverişlidir. Bunlara aykırı
Olarak yapılan riyazetler hayatı ters yönden etkileyip gevşeklik
Getireceği için caiz olmaz. Bir hadis-i şerifte buyrulmuştur:
"Nefsin, senin bineğindir, artık ona yumuşak davran."
4) Vücudu Yıpratacak Şeylerden Sakınmak:
İslamda içki haramdır. Herhangi bir organı
kesin bir gerek bulunmaksızın kesmek haramdır.
İntihar denilen cinayet haramdır. Çünkü bunları yapmak,
Yüce Allah'ın insanlara ikram ettiği hayata Suikast demektir.
Onun için bu gibi haram şeylerden kaçınmak Şahısla igili bir görevdir.
Aksi halde insan birçok pişmanlıklardan Ve azablardan kurtulamaz.
5) İradeyi Kuvvetlendirmek:
İnsan, sağlam bir irade sahibi olmalıdır.
Yararlı şeyleri öğrenip yapmalı, yararsız şeyleri de,
Sırf şunu bunu taklid hevesi ile yapmamalıdır.
İnsan bir inanca ve bir huya sahib olmalıdır.
Hakkı kabul etmeli, haksız ve zararlı olan bir şeyi de,
Herhangi bir düşünce ile öne sürüp kıymetlendirmeğe çalışmamalıdır.
Böyle bir hafiflik insana yakışmaz.
6) Aklı Ve Zihni İlim, İrfan Nurları İle Aydınlatmak.
Kalbde yararlı ve yüksek duyguları uyandırmak,
İslamda ilim ve marifet kazanmak pek önemli bir görevdir.
İnsan akıllıca yaşamalı ve daima gerçek arkasından koşmalıdır.
Yanlış fikirlerden, aldatıcı sözlerden, yaldızlı muhakemelerden,
Zararlı törelerden, batıl inançlardan, hasis duygulardan Kaçınmalıdır.
Bir Hadis-i Şerifde Şuyurulmuştur:
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhF7bMcR_DzfWNRhyphenhyphen964iXs9JTRHC7uxufjuyELzvFRRqToeN_srkLrOlMNy9TM9NOC6isBt3uRIWWheMARpawHcVA44VUaJsEwhwWpFI_iYlty47zMM0kweU3Mjl7J9mCoUaNjMl_7wwk/s320/0_8b6e9_56ff42a4_L.png)
Aklı Olmayanın Dini de Yoktur."
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5ZKq7kj26YWo3kwSJk8tUwSq63IwdDxyEE6OII0COePa9nIeoaKEJEqdtQeeokPpN2k2bi5B0Mc86NdXG5L0eYmMbqTca5NzykgknqgqwRG8vUIubjrnyjWqR6sDrXMWOly1f725wAtc/s320/VATAN-SEVG%25C4%25B0S%25C4%25B0-%25C4%25B0MANDANDIRRRRR.gif)
♦_İslam Ahlakına Göre İlahi Görevler_♦
Her akıl sahibi ve baliğ kimse,
Allahü Teala Hazretlerini bilip ona
Kullukta bulunmakla yükümlüdür.
Bir insan için bu kulluktan daha büyük bir nimet
Ve şeref olamaz. Biz önce büyük yaratanımızın
Varlığını, birliğini kudret ve azametini, kutsal emirlerini
Ve yasaklarını bilir ve doğrularız.
Bunlar bizim inançla ilgili görevlerimizdir.
Hem bedenî ve hem de malî olan ibadetlerle
Yükümlü bulunduğumuzu bilir ve bunları seve seve
Yaparız, bunlardan feyiz alır, büyük zevk duyarız.
Bunlar da bizim birer amelî görevimizdir.
İslam yurdunu koruma ve savunma da
İlahî bir görev demektir. Cihad, İslam yurdunu
Koruma görevi bazan farz-ı kifaye, bazan da farz-ı
Ayın olur. Kesin bir zaruret bulunmadığı halde,
İslam ordusuna katılmakla cihada, İslam yurdunu
Korumaya gönüllü olarak katılmak İlahî ve vatanî bir
Ahlak görevidir.
Dine ve İslam
varlığına hizmetten
daha büyük ne olabilir?
Bir hadis-i şerîfde buyurulmuştur:
"Müşriklere karşı mallarınızla, Canlarınızla ve dillerinizle cihad edin."
Onun için Allah yolunda cihad,
Beden ile olacağı gibi para ve dil ile de olur.
Diğer bir hadîs-i şerifde de şöyle buyurulmuştur:
"Cennetin kapıları, kılıçların gölgesi altındadır."
İşte bütün bunlar, İslam'da askerliğin, dine ve
İslam yurduna hizmetin ne kadar kıymetli olduğunu
Göstermeye yeterlidir. Ne mutlu İslam askerlerine,
İslam'ın kahramanı mücahidlerine!..
Hem bedenî ve hem de malî olan ibadetlerle
Yükümlü bulunduğumuzu bilir ve bunları seve seve
Yaparız, bunlardan feyiz alır, büyük zevk duyarız.
Bunlar da bizim birer amelî görevimizdir.
İslam yurdunu koruma ve savunma da
İlahî bir görev demektir. Cihad, İslam yurdunu
Koruma görevi bazan farz-ı kifaye, bazan da farz-ı
Ayın olur. Kesin bir zaruret bulunmadığı halde,
İslam ordusuna katılmakla cihada, İslam yurdunu
Korumaya gönüllü olarak katılmak İlahî ve vatanî bir
Ahlak görevidir.
Dine ve İslam
varlığına hizmetten
daha büyük ne olabilir?
Bir hadis-i şerîfde buyurulmuştur:
"Müşriklere karşı mallarınızla, Canlarınızla ve dillerinizle cihad edin."
Onun için Allah yolunda cihad,
Beden ile olacağı gibi para ve dil ile de olur.
Diğer bir hadîs-i şerifde de şöyle buyurulmuştur:
"Cennetin kapıları, kılıçların gölgesi altındadır."
İşte bütün bunlar, İslam'da askerliğin, dine ve
İslam yurduna hizmetin ne kadar kıymetli olduğunu
Göstermeye yeterlidir. Ne mutlu İslam askerlerine,
İslam'ın kahramanı mücahidlerine!..
18 Ağustos 2015 Salı
♦_KISS-A_♦
Bir gün namazda iken Evine
Hırsız giren Rabia, Namazını
Bitirinceye kadar hırsızın birşey bulamayıp
Eli boş döndüğünü anlayınca Seslendi:
“Ey Muhtaç Adam,
Bari ibrikteki sudan abdest alıp iki rek’at
Namaz kıl da emeğin büsbütün boşuna gitmesin”
Hırsız şaşırmış, korkuyla karışık bir ruh hâline
Kapılmıştı hemen abdest alıp orada namaza durdu
Rabia bundan sonra ellerini kaldırıp dua etti:
“Yâ Rab!
Bu muhtaç, benim evimde alacak
Birşey bulamadı, onu senin kapına gönderdim
Sen elbette benim gibi değilsin Onu boş çevirmezsin”
Namazı bitiren hırsızın, tevbe, istiğfar etmeye
Başladığını duyunca, bu defa da şöyle yalvardı:
“Yâ Rab!
Bu adam kapında birkaç dakika bekledi,
Hemen kabul ettin; ama bu âciz, ömür boyu
Kapında, hâlâ böyle kabul edilemedim!”
Kalbine doğan ses şöyleydi:
“Üzülme,Onu Senin Hürmetine Kabul Ettik!”
15 Ağustos 2015 Cumartesi
YAKMA YA RABBİ
Seherde açılan güller hürmetine
Zikrinle dönen diller hürmetine
Rükuya bükülen beller hürmetine
Hacalet nârına yakma ya Rabbî!
Secdeye kapanan başlar hürmetine
Aşkınla sızlayan döşler hürmetine
Gecelerde dökülen yaşlar hürmetine
Gazabınla bize bakma ya Rabbi!
Cemi peygamberlerin canı hürmetine
Cihar-ı Yar-ı Güzin'in dini hürmetine
Uhud şehitlerinin kanı hürmetine
Suçlarımızı başa kakma ya Rabbi!
Kur'an'ı Kerim'de geçen kelam hürmetine
Mekke, Medine'deki âlem hürmetine
Arş, Kürs, Levh-ü Kalem hürmetine
Sualde fazla sıkma ya Rabbi!
İsmi, isminle bir yazılana bağışla
Din uğrunda kan döken gazilere bağışla
Kerbela'da can veren kuzulara bağışla
Dinsizlerle Nar'a sokma ya Rabbi..
Mü'min mü'minatı imanla öldür
Cümlesinin kabrin nur ile doldur
Rahman ismin ile azabı kaldır
Cennet bahçesine dönder ya Rabbi!
Sekeratta imanımız soydurma
İblis ardına mü'minleri uydurma
Kalemdâr'ın ayağını kaydırma
Muhammed (a.s)'den ayırma bizi ya Rabbi
Zikrinle dönen diller hürmetine
Rükuya bükülen beller hürmetine
Hacalet nârına yakma ya Rabbî!
Secdeye kapanan başlar hürmetine
Aşkınla sızlayan döşler hürmetine
Gecelerde dökülen yaşlar hürmetine
Gazabınla bize bakma ya Rabbi!
Cemi peygamberlerin canı hürmetine
Cihar-ı Yar-ı Güzin'in dini hürmetine
Uhud şehitlerinin kanı hürmetine
Suçlarımızı başa kakma ya Rabbi!
Kur'an'ı Kerim'de geçen kelam hürmetine
Mekke, Medine'deki âlem hürmetine
Arş, Kürs, Levh-ü Kalem hürmetine
Sualde fazla sıkma ya Rabbi!
İsmi, isminle bir yazılana bağışla
Din uğrunda kan döken gazilere bağışla
Kerbela'da can veren kuzulara bağışla
Dinsizlerle Nar'a sokma ya Rabbi..
Mü'min mü'minatı imanla öldür
Cümlesinin kabrin nur ile doldur
Rahman ismin ile azabı kaldır
Cennet bahçesine dönder ya Rabbi!
Sekeratta imanımız soydurma
İblis ardına mü'minleri uydurma
Kalemdâr'ın ayağını kaydırma
Muhammed (a.s)'den ayırma bizi ya Rabbi
10 Ağustos 2015 Pazartesi
Yâ İlahi Ey Râbbimiz!
Yâ İlahi Ey Râbbimiz!
Bizleri Yalancı Dünyanın,
İmtihan Tecellîleri Karşısında
İhlâsını Koruyan,Firâset Ve Basîret Sâhibi,
Takvâ Ehli Âşık-ı Sâdık Kullarından Eyle!
Dünya Ve Ukbâyı Sâlih Kullarına Gösterdin Gibi
Hakîkî Yüzüyle Görebilmemizi,Her Hâlükârda Kalben Âhirete Dönebilmemizi Lutfu Kereminle İhsân Eyle.
Yüceler Yücesi
Olan İsminin Hakkı İçin
Senden İsterim.Bana Helâl Rızık Ver.
Allah'ım, Eğer Rızkımız Semada İse
Onu İndir Eğer Yerde İse Onu Çıkar
Uzakta İse Onu Yaklaştır Yakın İse Kolaylaştır
Az İse Çoğalt. Çok İse Onu Bereketlendir.ÂmİnN.
Bizleri Yalancı Dünyanın,
İmtihan Tecellîleri Karşısında
İhlâsını Koruyan,Firâset Ve Basîret Sâhibi,
Takvâ Ehli Âşık-ı Sâdık Kullarından Eyle!
Dünya Ve Ukbâyı Sâlih Kullarına Gösterdin Gibi
Hakîkî Yüzüyle Görebilmemizi,Her Hâlükârda Kalben Âhirete Dönebilmemizi Lutfu Kereminle İhsân Eyle.
Yüceler Yücesi
Olan İsminin Hakkı İçin
Senden İsterim.Bana Helâl Rızık Ver.
Allah'ım, Eğer Rızkımız Semada İse
Onu İndir Eğer Yerde İse Onu Çıkar
Uzakta İse Onu Yaklaştır Yakın İse Kolaylaştır
Az İse Çoğalt. Çok İse Onu Bereketlendir.ÂmİnN.
HADİS-İ ŞERİF.
“Kim sabah namazını cemaatle kılar,
Sonra güneş doğuncaya kadar oturup Allah’ı
Zikrederse ve sonra kalkıp iki rek’at namaz kılarsa
Eksiksiz edâ edilmiş bir hac ve umre sevabı alır.”
(Tirmizî, Ebvâbu’b-Salât, 412 hadis no: 586)
Sonra güneş doğuncaya kadar oturup Allah’ı
Zikrederse ve sonra kalkıp iki rek’at namaz kılarsa
Eksiksiz edâ edilmiş bir hac ve umre sevabı alır.”
(Tirmizî, Ebvâbu’b-Salât, 412 hadis no: 586)
![]() |
Resim yazısı ekle |
9 Ağustos 2015 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)